“ insanı en çok üzende buydu işte, hayat ilerleyişine devam ediyordu! Bir kimse sevgilisini yitirdi mi, her şey duruvermeliydi onun için: sonra yeryüzünde bir insan yok olunca, gene durmalıydı her şey, dünya durmalıydı: ama durmuyordu. Bir çok kimsenin sabahları yataktan kalkması gerçek nedeni de buydu: hayatın akışına bir etkileri olacağından değil, kalkmamalarının hiç bir şeyi değiştirmeyeceğini bildiklerinden kalkıyorlardı.”
Truman Capote
“Gece Ağacı”
SANAT VE ÇEVRE
Büyük heyecanların yaşandığı yirminci yüzyılın başlarında Avrupa sanatında, Avangardizm olarak tanımlanan dönemde, şaşırtıcılık, şok edicilik ve o zamana kadar yapılmış olanları reddederek, yeniyi ve değişik olanı yapmak bütün yüzyıla damgasını vuran sanat anlayışı olmuştur. Yeni ve değişik olanı yapmak tanıdık, bildik her türlü görüntünün dışında görüntüleri bulmak ve uygulamak anlamına geliyordu. Bu amaçla mimesis yani betimlemeci sanat tamamen reddediliyordu. Sanatın çevre ile olan bağlantısı,bu dönemde, çevresel imgeleri resmetmek yerine çevreye yeni biçim ve nesneleri sunmak anlamına gelir. Modern düşünce, insanlık için yeni bir hayat tasarlıyor, yeni biçimler, düşünceler, kullanılan gündelik hayat nesneleri, binalar, kentler, sokaklar ve yeni sosyal ilişkileri kurgulayarak yirminci yüzyıla damgasını vurmuştur.
Devamını Oku »